Sevgililer günü hediyen "Kendini Sevmek" olsun!
LIFESTYLE

Sevgililer günü hediyen "Kendini Sevmek" olsun!

Erkekler! Kadınlara yapacağınız en acıtıcı tacizlerden birisi onun görüntüsüyle ilgili ağır konuşmanızdır. Kadınlar! Kendinize yapacağınız en büyük taciz, ruhunuza ilettiğiniz negatif mesajlar ve duyarsızca yediğiniz bir ton yemektir...

GÜNCELLEME TARİHİ: 10 Şubat 2010

CafeRUJ uzmanlarından Diyetisyen Didem Kanca Üstay'dan 'Sevgililer Günü'ne özel biÖzlem Yılmazr yazı yazmasını istedik. Sevgililer gününde ne zaman ve neler yemeliyiz, hangi yiyeceklere neden dikkat etmeliyiz, her özel günde olduğu gibi yediğimiz içtiğimiz herşeyi fazlasıyla kaçırırken önerilerini aklımıza getirip kendimizi nasıl engelleyebiliriz düşüncesindeydik... Ancak Didem Hanım, çok farklı bir konuya değinerek, bizleri farklı bir boyutta düşünmeye zorladı... Aslında konunun özü, "hangi yiyeceklere dikkat etmek değil; hangi sözlere dikkat etmek" gerektiğiyle alakalı!

KADIN ve ŞİDDET
denince akıllara genelde hemen fiziksel şiddet gelir. Fakat çoğu zaman insanlar söz ile yapılan şiddetleri şiddet olarak algılamazlar, Didem Kanca Üstayalgılayamazlar ya da algılamakta zorluk çekerler.

Ben sizlere bu yazımda beslenme ile ilgili kadınlara, erkekler ve kendileri tarafından uygulanan şiddetten bahsetmek istiyorum. Evlenirken çok sevdiği karısı kilo almaya başladıkça kimi erkek bu durumdan aşırı rahatsız olur. Bu sefer sürekli karısına 'hadi kilo ver, ne zaman kilo vereceksin, şu haline bak, evlendiğimizde ben seni alırken böyle miydin? Böyle olacağını bilseydim almazdım!...' Sanki manavdan iki kilo domates almıştı. Karşında duran bir insan var, senin de bundan haberin var mı peki?

Magazin turu için TIKLAYINIZ!

Ya da başka bir konuyla ilgili karısına çok kızmıştır ve onun canını nasıl acıtacağını o kadar iyi bilir ki, hemen şöyle der: "Sen ne kadar spor yaparsan yap, bacakların kalın ve hiçbir zaman Ayşe'nin bacakları gibi ince ve düzgün olmayacaktır' İşte o an kadının bittiği andır! Biz kadınlar ise bu konuda o kadar hassas ve kırılganızdır ki, karşımızdaki böyle davranınca hemen suçlanarak 'Evet biliyorum, bir an önce vermeye çalışacağım, elimden geleni yapacağım' deriz. Ya da içten içe kızar, her ne kadar kilo vermeyi kendimiz de istesek tepkisel olarak daha fazla yer, kilo almaya devam ederiz. Hatta şöyle erkekler bilirim, tanırım ki, karısına sözleşme imzalatır: 'Eğer 6 ay içinde karım Necmiye 10 kilo verirse ona istediği arabayı alacağım.' Karısı kilo vermediği sürece de araba alınmaz. Kilo verememiş olmanın cezasını kadın çekmelidir. Her an karısını ufacık bir şey yerken görürse de hemen hatırlatır: 'Arabayı unut, sen bu gidişle duba gibi olacaksın şu haline bak, bırak araba almayı yakında kendine elbise almakta zorlanacaksın.'

Eğer bu yazıyı yazarken abarttığımı düşünenler varsa yanılıyorlar, bilakis burada birçok başkalarından tecrübe etmiş olduğum ağır sözler de yer almamaktadır. Bir de kilolu eşlerini aldatan erkekler vardır. Bunlar da esasında bitmiş bir ilişkinin ardından eşlerini aldattıklarını kabullenmek yerine sürekli eşlerine son senelerde ne kadar kilo aldıklarından, bakımsız ve sıkıcı olduklarından ve daha birçok başka konulardan şikayette bulunurlar. Amaç eşlerine kendilerini iyice kötü hissettirmektir. Esasında ha dayak atmışsın ha da bu sözlerinle kadınları dövmüşsün ne fark eder? Hatta kimi zaman bir kadın için söylenen bir sözün yarası öyle ağırdır ki tokat atarak yapmış olduğunuz kızarıklık, morluk geçse bile kalpte açılan bir yara hiç kapanmamak üzere oracıkta kalıverir. Erkekler kendilerini suçlu hissetmek yerine karısını suçlu hissettirmeyi tercih eder. Bunu da sözsel tacizlerle çok güzel yerine getirirler. Bir de kadınlar vardır ki kendi kendilerine tacizde bulunurlar. Başkalarının bu işi görev edinmesine gerek yoktur. Kilolarından ve görüntülerinden o kadar muzdariplerdir ki, her an beyinlerinde bir ses: 'Bak iğrenç oldun, şu haline bak, her tarafından yağlar fışkırıyor, kilo verene kadar hiç elbise almayacağım, haa tabii sen öyle deli gibi yemekler ye, ondan sonra da üzül,yok almayacağım hiçbir şey ve hiçbir yere de gitmeyeceğim, gör bakalım…!' 'Daha geçen sene ne iyi duruyordum, offf selülitlerim felaket oldu, bu halde tabii kimse seni beğenmez, bu yaz kilo vermeden sana tatil falan yok, al bakalım cezanı' Bu insanın kendine uyguladığı taciz değildir de nedir? Aynı zamanda sürekli hayatı ertelemekten başka bir şey değildir. Biz kendimizi o kadar beğenmeyip sevmeyiz ki sonra da başkaları bizi beğenip sevmedi mi üzülür söyleniriz. Kendimize o kadar ağır konuşuruz ki ruhumuzu en derinlerinden incitiriz. Sonra bekleriz ki başkaları bize iyi davransın. Tüm bunların üzerine en büyük cezayı da daha fazla yiyerek katlanarak veririz.

Artık bence uyanış zamanı geldi. Erkekler, kadınlara yapacağınız en acıtıcı tacizlerden birisi onun görüntüsüyle ilgili ağır konuşmanızdır. Kadınlar, kendinize yapacağınız en büyük taciz, ruhunuza ilettiğiniz negatif mesajlar ve duyarsızca yediğiniz bir ton yemektir. Artık kendimize ve etrafımıza daha iyi olmanın zamanı geldi de geçiyor bile…. Şiddetli kadınlar en büyük şiddeti kendilerine uygularlar. UYANIN!!! Sevgililer gününde, kendinize vereceğiniz en büyük hediye lütfen kendinizi SEVMEK olsun. (Her erkek veya her kadın yazdığım gibi değildir, çok anlayışlı olanları da vardır tabii ama ben sadece burada öyle olmayanlara değindim).

Magazin turu için TIKLAYINIZ!

Sevgililer Günü'yle alakalı diğer haberler:
Klasik 'Sevgililer Günü'ne kendi yorumunuzu katın!
Büyüleyici mücevherler her bütçeye göre!
İlk buluşmayı kotarma rehberi!