Başarıda beslenmenin önemi...
LIFESTYLE

Başarıda beslenmenin önemi...

GÜNCELLEME TARİHİ: 10 Eylül 2012

Prof. Dr. Gülbin Gökçay: ''Yeterli uyku ve düzenli beslenme okul başarısını artırırken obeziteye de engel oluyor. Düzenli ve dengeli beslenmeyen çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi geri kalır'' dedi.
Dengeli beslenen çocuklar daha az hastalanıyor, bir konu üzerinde dikkatini daha fazla yoğunlaştırıp, anlatılanları daha kolay kavrıyor ve unutmuyor.

"Okul döneminde düzensiz beslenme ve gelişen abur-cubur alışkanlığı, şişmanlığa yol açıyor, ayrıca, ileride bu kişilerde alerjik hastalıklar, şeker hastalığı, hipertansiyon, damar sertliği gibi sorunlar daha fazla görülüyor" uyarısında bulunan İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülbin Gökçay, dengeli ve yeterli beslenme için her öğünde 4 temel besin grubundan yiyeceklerin alınması gerektiğine dikkati çekti.

ZEYTİNYAĞI ÇOCUKLAR İÇİN ÖNEMLİ
Söz konusu besinleri süt-süt ürünleri, meyve-sebze, tahıllar (ekmek, makarna, pilav ve benzeri) ve et-et ürünleri-baklagiller olduğunu belirten Gökçay, çocuk beslenmesinde zeytinyağının önemli bir yere sahip olduğunu, ailelerin zeytinyağı kullanmaya özen göstermesi gerektiğini, ayrıca, haftada 3 kez kırmızı et, haftada 2 kez balık (özellikle hamsi ve sardalya gibi yağlı balıklar) tüketiminin çocuk sağlığı açısından büyük önem taşıdığını kaydetti.Beslenmede çeşitliliğe önem verilmesi, anne, baba, büyük kardeşler ve öğretmenlerin sağlıklı ve dengeli beslenme açısından örnek olması gerektiğini vurgulayan Gökçay, ana sınıfı ve ilkokul dönemi çocuklarının gelişimi açısından beslenme ve uyku saatlerinin düzenli olması gerektiğini vurguladı.

UYKU VE YEMEK SAATLERİ ŞAŞMASIN
Prof. Dr. Gülbin Gökçay, ''Hep aynı saatte beslenmeli ve uykuya yatmalılar. Günde en az 8 saat uyumalılar. Erken yatmak, en geç saat 22.00 civarında uyumak fiziksel gelişim açısından önemlidir. Ayrıca erken yatan çocuklar daha rahat olarak erken kalktıkları için kahvaltı için daha bol zaman bulmakta ve daha zengin bir kahvaltı yapmaktadırlar. Araştırmalar, kahvaltı yapan çocukların okul başarılarının daha yüksek olduğunu göstermektedir'' diye konuştu.

MEYVE SEBZEYİ İHMAL ETMEYİN
Düzenli sebze-meyve tüketiminin birçok kanser türüne karşı koruyucu olduğuna işaret eden Gökçay, ''Erişkin sağlığının temelleri çocukluk döneminde atılır. Sağlıklı beslenen çocuklarda ileri yaşta kalp hastalığı, kemik erimesi, bazı kanser türleri, damar sertliği, hipertansiyon ve şeker hastalığı daha az görülmektedir'' dedi.

EBEVEYN ÖRNEK OLMALI
Prof. Dr. Gökçay, sağlıklı yiyeceklerden kaçınan çocuklar için önerilerde bulunurken, ''Ebeveynler örnek olmalıdır. Eve alınmaz ise çocuk da yemez. Ayrıca, bu tip yiyeceklerin halka doğrudan reklamı (televizyon, yazılı basın gibi) yasaklanmalıdır. Reklamlarda çocuklar kullanılmamalıdır. Okul yemekleri bu açıdan örnek olacak biçimde düzenlenmelidir'' şeklinde konuştu.

ŞEKER VE TUZ TÜKETMESİNLER
Çocukların şeker ve tuz tüketimiyle ilgili olarak da Gökçay, şekerin doğrudan tüketilmesinden olabildiğince kaçınılması gerektiğini, böylece şeker hastalığı, şişmanlık, damar sertliği ve karaciğer sirozu gibi hastalıkların gelişmesinin önemli ölçüde önlenebileceğini, tuz kullanımının ise böbrek taşı ve kalp hastalıklarına yol açtığını, bundan dolayı olabildiğince az kullanılmasının yararlı olacağını kaydetti.

ANTİOKSİDAN DEPOSU BEYAZ ÇAY
Beyaz çay, yeşil çay ve siyah çay gibi çay bitkisinin yapraklarından elde edilmektedir. Beyaz çay adını, çay bitkisinin tepe tomurcuklarının beyazımsı tüylerinden almaktadır. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, Beyaz Çayı'ın, çaylar içerisinde en kalitelisi, en nadide ve en az işlem görmüş olanı olduğunu belirtiyor. Beyaz çay, yeşil çay ya da siyah çay gibi soldurma, fırınlama, kurutma ve fermentasyon işlemlerinden geçmediği için dem renginde bir dönüşüm gerçekleşmiyor. Yoğun antioksidan içeriği ile kanser türlerine karşı koruyucu olarak bilinen beyaz çay, bu özelliği ile tüm çay çeşitleri arasında nadide ve özel olarak öne çıkıyor. Beyaz çayın diğer çaylara göre daha yüksek antioksidan etkisiyle birlikte, cildin sıkılaşmasını sağlayan tazeleyici etkisi deneysel olarak ortaya konulmuştur. Literatürlerde, bu etkilere bağlı olarak romatoit artrit ve diğer yangılı hastalıklarda şikayetlerin hafifletilmesinde yardımcı olabileceği ileri sürülmektedir. Ayrıca Beyaz çayın yağ yakıcı ve vücuttaki yağ oranını dengelemeye yardımcı etkiye sahip olduğu ve dolayısıyla obezite ve obezite ile ilişkili sorunların tedavisinde yararlı olabileceği belirtiliyor.

Sonbaharın kabusu
Sonbaharda tetiklenen, özellikle 5 yaşından küçük çocuklarda ağız içinde aft ve pembe kırmızı renkte döküntülerle ortaya çıkan ''el, ayak ve ağız hastalığı''na dikkat edilmesi gerekiyor. Doç. Dr. Gönül Tanır, bu hastalığın enterovirüs ailesine ait mikroplardan kaynaklandığını söyledi. Enterovirüs ailesindeki bazı virüslerin menenjite neden olabildiğine dikkati çeken Tanır, bu nedenle hastalığın iyi takip edilmesi gerektiğini vurguladı. Hastalığın 3-7 günlük kuluçka evresinden sonra yüksek ateş, ağzın arka kısmında aft, avuç içi, ayak tabanlarında hafif sulu ama su çiçeğinden farklı pembe kırmızı renkte döküntülerle kendini gösterdiğini anlatan Tanır, nadiren bacaklarda, kalçada ve genital organda da bu döküntülere rastlandığını söyledi.

Bu bulguların 5 gün içerisinde gerilediğini ifade eden Tanır, iz bırakmadan yaraların iyileştiğini, bu dönemde en büyük sıkıntının, ağız içindeki ağrılı aftlardan dolayı çocukların yemek yiyememeleri ve susuz kalmaları olduğunu belirtti. Çocukların bu nedenle halsiz düştüğüne ve kimi zaman hastaneye yatacak duruma geldiğine dikkati çeken Tanır, ''Çok tehlikeli bir hastalık olmasa da bazı çocuklardaki yüksek ateş ciddi sorunlara neden olabilir'' dedi.

Çocuklarınıza anlatın
Korunmada en önemli yolun, sık ve uygun şekilde el yıkamak olduğunun altını çizen Tanır, hijyen kurallarının mutlaka çocuklara öğretilmesi gerektiğini belirterek, ''Kendi başına okula göndermeyi düşündüğümüz çocuklarımıza kalabalık ortamlara girmeden mutlaka bu alışkanlıkları öğretmemiz gerekir'' diye konuştu.

El, ayak ve ağız hastalığının, özellikle yaz ayları sonunda ve sonbaharda sıkça görülmeye başlandığını dile getiren Tanır, şunları kaydetti: 'Bu dönemlerde bu hastalığı sıkça görüyoruz. Okulların açılması, kalabalık ortamlar buna etken. Küresel ısınmanın yarattığı mevsimsel değişimler aslında hastalığın temmuz ayından itibaren görülmesine neden oldu. Ancak yine de en fazla sonbaharda olmasını bekliyoruz. Aileler çocuklarında küçük kırmızı döküntüler görüldüğünde telaşa kapılmadan en kısa sürede onları doktora götürmeli.'

Hastalığın bölgesel bir alanı olmadığını, Çin'de bu yıl bin 500 vakanın görüldüğünü kaydeden Tanır, Türkiye'deki vaka sayısıyla ilgili henüz net bir veri bulunmadığını sözlerine ekledi.

Alzheimer habercisi olabilir
Uyku sorunlarının, Alzheimer'ın habercisi olabileceği belirlendi. Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden bilim insanları, fareler üzerinde yaptıkları araştırmada, beyin dokusunda "plak" olarak adlandırılan proteinlerin birikmesinin alzheimer'a neden olduğunu belirterek, plaklar oluşmaya başladığında hayvanların uyku düzeninin bozulduğunu vurguladı. Alzheimer'ın ilk evrelerinde yapılan müdahalenin hastalığın tedavisinde önemli olduğunu belirten araştırmacılardan David Holtzman, hastalığın semptomlarından önce ortaya çıkan uyku bozukluğunun tespit edilmesinin, hastalığın ilk aşamalarında teşhis konulmasını sağlayabileceğini ifade etti. Ancak Holtzman, insanlar ve farelerin tepkisinin farklı olabileceğini, uyku bozukluğu çeken herkese Alzheimer teşhisinin konulamayacağını, bu nedenle daha kapsamlı araştırmaların yapılması gerektiğini belirtti. İngiltere Alzheimer Araştırma Derneği de uyku sorunlarıyla hastalık arasındaki ilişkinin kanıtlanmasının, tıp dünyasında çığır açabileceğine dikkati çekti. Araştırma, "Science Translational Medicine" dergisinde yayımlandı.