Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Hazırlayan: Nilüfer TÜRKOĞLU
nilufer.turkoglu@caferuj.com.tr
Masal bu ya kadın, o koşturmacayla ayakkabısının tekini partide bırakmış. Ayakkabıyı bulan erkek prensin ta kendisiymiş de bir kadın ancak bu kadar şanslı olabilirmiş! Dünyanın en çok bilinen hikayelerinden Cinderella, nam-ı diğer Külkedisi, en sevilen masalların başında geliyor hiç kuşkusuz. Aşkta her zaman umudun var olduğunu ve rastlantıların kaderin bir cilvesi olduğunu önümüze fakir kız zengin erkek aşkıyla ortaya koyan Cinderella, ilk olarak 9. yüzyıldan kalma bir Çin masalı olarak ortaya çıktı. Avrupa Edebiyatı'nda ise Külkedisi'ni konu eden en tanınmış eserlerden biri Charles Perrault'un Contes de ma mère l'oye adlı kitabında yer alan Cendrillon oldu. Grimm Kardeşler de bundan neredeyse 500 yıl önce Külkedisi masalı yazarak benzer ama başka bir versiyonuyla çıkageldi.
Yani bu aşk yüzyıllardır anlatılıyor. Müzikten sinemaya resimden tiyatroya pek çok sanat dalında da varlığını sürdürmeyi koruyor. Konu aşk olunca malum ilgi yoğun, sevgi çok oluyor. Haftaya cuma günü 13 Mart'ta dünyayla aynı anda Türkiye'de de vizyona girecek olan Disney'yin tazecik Cinderella'sı ise çoktandır beklenen yapımlardan. Ondan ilham alarak kötü kız kardeşlerin ve bir ayakkabının peşinde, balkabağından arabamıza binip Külkedi'nin sinema tarihindeki yolculuğunda yerimizi alalım istedik. Hazırsanız, saat tam on iki olmadan buyrun bizim gelin...
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Sinemanın mucitleri Lumière Kardeşler'in ilk filmlerini yapmalarından sadece beş yıl sonra Fransız yönetmen Georges Méliès, Külkedisi hikayesini beyazperdeye armağan etti. Charles Perrault'in hikayesinden yola çıkan film, klasik Külkedisi hikayesinin tüm ayrıntılarını da seyirciyle buluşturdu. Öyle ki içinde üvey anne ve kız kardeşleri de vardı, Cinderella'nın perinin sihirli değneğiyle geçirdiği dönüşüm de. Bu sadece altı dakika süren film, masalın tamamını anlatmayı başardı.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Bir başka Külkesi filmi de Amerikalı yönetmen George Nichols'ın emeğiyle hayat buldu. Başrolünde Florence La Badie'ni oynadığı Külkedisi'nde prensi de Harry Benham canlandırdı. Süresi, diğer filme göre 8 dakika daha uzun olan bu varyasyonda Cinderella hikayesi, çok daha net anlaşılıyordu. Ve film tabii ki de sessiz sinemanın kuralları içinde yerini buldu.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
İlk Cinderella animasyonu Walt Disney'den geldi. Daha önce Mickey Mouse ve Üç Ayı gibi çizgi filmleri çeken Laugh-O-Gram stüdyosu tarafından çekilen film, Cinderella'yı 'Külkedisi' olarak tanımladı.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Disney'yin asıl Cinderella atılımı 1938 yılında oldu. Ancak İkinci Dünya Savaşı'nın yaşandığı o yıllar, maddi açıdan zor bir dönemden geçen Walt Disney Stüdyoları'nı etkilediği için filmin gösterimi yıllarca gecikti. Ardından bir klasiğe dönüşecek olan 'Cinderella, Helene Stanley'yin ve Ilene Woods 'un seslendirme performansıyla büyük başarı elde etti. 4 Mart 1950 yılında gösterime giren bu yeni Külkedisi, üç Akademi adaylığı kazandı.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Külkedisi beyazperdede müzikal de oldu! Charles Waters'in yönetmen koltuğuna oturduğu bu siyah beyaz müzikal, filme farklı bir tat kazandırmış oldu.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Müzikal adaptasyonun ardından Cinderella, televizyona da uyarlandı. Başrolünde henüz Oscar'ını kucaklamamış bir aktris Julie Andrews vardı. Kariyerinin başında olan Andrews, ilk olarak bu filmle kendini tanıtmış oldu. Amerika Birleşik Devletleri'nin toplam nüfusunun neredeyse yarısından fazla seyirciye ulaşan film, Cinderella'nın popülerliğine popülerlik kattı.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Bir sonraki müzikal de 1965 yılında Rodgers ve Hammerstein'dan geldi. Yine televizyon uyarlaması olan film de siyah beyazdı.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Artık bir klasik haline gelen Cinderella'nın son yapımlarından biri 1997 yılına aitti. Bu filmin en büyük ve diğer filmlerden ayıran özelliği hiç kuşkusuz Cinderella'nın ilk defa siyahi bir kadın tarafından canlandırılması oldu. Cinderella'yı oynayan Brandy Norwood'a şarkıcı Whitney Houston, Jason Alexander ve Oscarlı aktris Whoopi Goldberg eşlik etti.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Post feminist Cinderella mitini Rönesans dönemi Fransa'sında bir drama olarak ele alan Andy Tennant'in 'Ever After ' filminde pandomim ve süper güçler, farklı bir perspektifi ortaya koydu. Filmin başrolünde tanıdığımız bir yüz Drew Barrymore ve Dougray Scott vardı.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Geçtiğmiiz günlerde vizyona giren Meryl Streep, Johnny Depp gibi yıldız oyuncuların oynadığı 'Into The Woods' da klasik masalları birbirine geçirmiş yepyeni bir Disney filmi olarak seyiricinin yüzünü güldürdü. Stephen Sondheim'in müzikalinden ilham alınarak hazırlanan filmde Cinderella olarak karşımıza çıkan isimse Anna Kendrick oldu. Filmde ayrıca, "Kırmızı Başlıklı Kız, Rapunzel, Jack ve Fasülye Sırığı" gibi masallar da yer alıyordu.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
Ve şimdi perde yepyeni bir Cinderella için açılıyor. İngiliz aktör, yönetmen Kenneth Branagh'ın Disney yapımı filmi Cate Blanchett, Lily James ve Richard Madden gibi oyuncularla yeniden hayat buluyor. Los Angeles'ta henüz galasını yapan film, önümüzdeki hafta vizyona girecek ve Cinderella yeniden ayakkabısını bırakıp gidecek. Prens ayakkabıyı bulup kapısını çaldığı tüm kadınlara o minicik ayakkabıyı giydirirken yaşadığı o aşk dolu sahneler tek tek gözlerinin önünden geçecek. Seyirci de sil baştan bu aşk hikayesinin etkisi altına girecek.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
'Grinin Elli Tonu' filminin kadınların üzerinde yarattığı sihir hala geçmemişken şimdi aşkın en masalsı hali Cinderella'yla yeniden hayatımıza nüfuz ediyor.
Sonsuz aşkın masalıyla yeniden...
En iyisi fazla kapılmamak! Filmden çıkar çıkmaz gerçek hayata adapte olmak gerek. Unutulmamalıdır ki masallar sadece masal, filmler sadece film. Aşk sonsuza kadar sürmüyor, zira...