Bir kez terkedilen bu kitabı okuyor
Özlem Yılmaz Küçük/ ozlem.yilmaz@sabah.com.tr
İlkokuldayken, okuldan eve Bitli saçlarla dönüp;
evde ailesi tarafından gazlı, tülbentli, bit şampuanlı, ince dişli taraklı bir karantina sürecine sokulan herkes için…
Eğlenceli, komik ve biraz da sivri dilli.
Pınar Özel yeni nesil dişi bir Aziz Nesin gibi.
Sana çok sorulduğunu tahmin ettiğim soruyla başlamak istiyorum. Neden Tuvalet Kitabı? Nerden çıktı bu isim?
İnternet ortamında yazdığım yazılar için okuyuculardan "Senin yazılarını tuvalette okuyoruz" şeklinde yorumlar gelince çok mutlu oluyordum ben. Sonra bu kitabı yayına hazırladığımız sırada kitabın ruhunu, kimyasını içime çektikçe rahatlığını hissettim ve 'Rahat okunan, kolay bir kitap olduğunu en iyi nasıl ifade ederizi' düşünürken o yorumları hatırladım ve ismi Tuvalet Kitabı olsun istedim.
Ne anlatıyor Tuvalet Kitabı?
Tuvalet Kitabı beni, seni, onu, bizi anlatıyor. Hayatı anlatıyor. Hepimizin yaşadığı şeyleri anlatıyor. Aşkı, ayrılığı, okulu, işi, yatağı, mutfağı anlatıyor. Benim gözümden, benim ağzımdan, benim yatağımdan, benim evimden, benim arabamdan anlatıyor ama aslında sadece beni anlatmıyor.
Bir kez terkedilen bu kitabı okuyor
Satışların iyi gittiğini ve çok okunduğunu biliyorum. Niçin okuyorlar seni? Niye seviliyor Pınar Özel?
Dürüst olduğum için sanırım. Ben olduğum için. Aslında çok da sevilecek bir tarafım yok. Oldukça sivri dilliyimdir ben. Ve fark ettiğin gibi çok fazla "Ben" derim. Farklı bir açıdan bakacak olursak itici bir kadın olduğum bile düşünülebilir ama dedim ya dürüstüm. Sadeyim. Sivri dilimle en çok kendime saldırıyorum ve en çok kendimle dalga geçiyorum. Terk edilmelere doyamamış bir kadınım ben ve bunu söylemekte bir sakınca görmüyorum. Ve beni okuyan herkes de mutlaka en az bir kez terk edildiği için beni okurken rahatlıyorlar. Yazdığım her şeyin aslında herkesin başına geldiğini okuyunca, o kelimeleri yazan kadını seviyorlar galiba. Düşündüğüm ya da yaşadığım ya da gözlemlediğim her şeyi yazıyorum ve samimiyim. Samimiyet seviliyor sanırım.
İlk kitabın Fondöten de çok satanlarda yer almıştı ve devamı gelecek diye bekliyorduk Fondöten'in ama yazmadın ve çok uzun süre ara verdin? Neden?
Ben Fondöten'in devamını yazdım. Hatta üçleme yaptım Fondöten'le ama sevmedim. Kendimi tekrarladım çünkü. Herhangi bir yaratıcılık görmedim yazdıklarımda. Çok kolaydı. Ve bence okuyucuya saygısızlıktı Fondöten'in devamından yürümek. "Hazır tuttu bu, buradan devam edeyim" demek benim tarzım değil. Sevdiler diye pişirip, pişirip aynı şeyi koyamam kimsenin önüne ben. O yüzden 4 sene bekledim. 7- 8 kitap yazdım o arada. Hiç sevmedim. Satarlar mıydı? Satarlardı ama bence ağaç israfı olurlardı. Böyle bir hakkım yok. Bekledim, bekledim, bekledim ve en sonunda önümüzdeki haziranda çıkacak olan Paranoya Kermesi'ni yazdım. Çok sevdim ama ondan önce okuyucularımdan gelen istek üzerine Tuvalet Kitabı girdi araya. "Yazılarını bir kitapta toplu olarak görmek istiyoruz" dediler ve iyi ki demişler. Sıcak, komik, sevimli, samimi bir kitap oldu Tuvalet Kitabı.
Bir kez terkedilen bu kitabı okuyor
Komik olmak zor mu?
Komik olmak için çaba harcarsan, komik olmak zor olur ve daha vahimi komik olamazsın. Ben komik olmak için çaba harcamıyorum. Komiklik yapmaya da çalışmıyorum. Sanırım düşündüklerim ve yaşadıklarım komik ve bunu ifade edişim de komik. Doğalım komik yani. Ama komik olmanın zorluğu var mı dersen; var. Özellikle komik kadın olmak zor. Çünkü ayrılığı bile komik bir şekilde ifade eden bir kadın üzülmez, mutsuz olmaz, etkilenmez gibi bir imaj oluşuyor. "Pınar bunu da kaldırır. Pınar bunu da atlatır. Pınar buna da güler, geçer" diye düşünüyorlar ama öyle olmuyor işte. Pınar gayet de üzülüyor. Pınar yere yapışıyor. Dibe vuruyor ama kimse bunu farkına varmıyor çünkü Pınar elinde olmadan dibe vuruşuyla da dalga geçiyor.
Tuvalet Kitabı'nda ilişkilerini, yaşadıklarını çok açık bir şekilde anlatmışsın ve ailenle ilgili de açık açık yazdıkların var. Tepki aldın mı?
Aldım. Annem çok kızdı. Babam az kızdı. Ailemle ilgili anlattıklarıma değil. Onlar komik şeyler ve her ailede yaşanan şeyler. Aile sırlarımızı deşifre etmedim elbette ama ilişkilerle ilgili yazdıklarıma kızdılar. Annem "Evde kalacaksın" dedi ama annemin kaçırdığı nokta şu ki; ben zaten evde kaldım. Yani bu konuda endişelenmemiz gerekmiyor artık. E 37 yaşında şehirli bir kadın olarak da ilişki yaşamamış olmam enteresan olurdu bence. Asıl o zaman paniklemeli herkes. Evet, ilişkiler yaşıyorum ve bunları da yazıyorum. Evli olsaydım ve evlilikle ilgili kitap yazsaydım kimse bir şey demeyecekti belki. Evlenmemiş binlerce kadın varken biri de onlarla ilgili yazsın ve o da ben olayım. Ne var ki bunda?
Bir kez terkedilen bu kitabı okuyor
Sen iyi bir gözlemcisin. Yazdığın her şeyi kendin mi yaşadın yoksa gözlemlerin de eklendi mi diye düşündüm okurken.
100% hepsi benim değil. Evet, her hikâyede ben varım ama detaylarda gözlemlerim de benim ağzımla katılıyorlar olaylara. O yüzden kitap biz oldu galiba.
Paranoya Kermesi nasıl bir kitap?
O çok değişik oldu. İlk defa denediğim bir tarz oldu o. Mahalle komedisi Paranoya Kermesi. İçinde aşk yok. Daha doğrusu var ama ana tema o değil. Sıcacık bir mahalle komedisi o. 2015 Haziran'da doğacak.
Ben artık Özlem Yılmaz Küçük'ten de bir polisiye bekliyorum. Kütüphanemde bir Özlem Yılmaz Küçük kitabı istiyorum…