Genç bir tasarımcı: Selma Çilek
Röportaj: FUAT ÇAĞDAŞ Fotoğralar: HAYDAR ERÇIN/ŞamdanPlus
Selma Çilek; hayallerinin peşinde koşan ve gerçekleştirmeyi başaran bir isim. Çilek Mobilya’nın sahibinin kızı olan Selma Çilek, aile şirketinde çalışmak yerine, çocukluk hayali olan moda tasarımcılığını tercih etmiş. Hayalini gerçekleştirmek için Milano’daki Instituto Marangoni’de moda tasarımı üzerine eğitim almış. Master sırasında Milano’da, Armani’de ve Ermanno Scarvinno’da staj yapmış. Sonra Türkiye’ye dönüp atölye açmış ve ‘Selma Çilek’ markasını kurmuş. Simdi Bebek’teki atölyesi ve showroom’unda koleksiyonlar hazırlayıp moda tutkunlarının beğenisine sunuyor. Selma Hanım, çocukluk hayalini gerçekleştirmiş ama hayalleri sona ermemiş; şimdi ise dünya çapında tanınan bir modacı olmak istiyor. Selma Çilek’i ve tasarımlarını sizlere yakından tanıtmak istedik. Kendi tasarımlarıyla özel pozlar veren Selma Hanım, moda macerasını ve hayallerini Şamdan Plus ile paylaştı.
Önce sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Bursa doğumluyum. Ankara Bilkent Üniversitesi’nde Business Administration okudum fakat üniversitede okurken de aklımdaki tek şey okulu bitirip dünyanın moda üzerine en iyi okullarından biri olan Milano’daki Instituto Marangoni’de moda tasarımı üzerine eğitim almaktı. Hayal ettiğim gibi de oldu.
Genç bir tasarımcı: Selma Çilek
Önce Marangoni’de kısa süreli Visual Merchandising kursuna gittim, ardından da yine Instituto Marangoni’de bir yıllık moda tasarımı master’ına kabul edildim. Master sırasındaki tatillerimde ise Begüm Salihoğlu’nun yanında, daha sonra da Milano’da Armani’de ve Ermanno Scarvinno’da kısa süreli stajlar yaptım. Türkiye’ye döner dönmez de kadın hazır giyimi üzerine koleksiyonlar yaptığım, ‘Selma Çilek’ adındaki kendi markamı oluşturup, staj yaptığım, Bebek’deki Begüm Salihoğlu’nun eski yerinde, atölye ve showroom’umu kurdum.
Moda aşkınız okul öncesine mi dayanıyor?
Her modacının klasik bir cevabı vardır ya, “Çocukken bebeklerime kıyafet dikmekle başladı bu tutku” diye... Benim de modaya olan ilgim çocukluğumda başladı. Gerçek anlamda karar vermem ise üniversite yıllarımda oldu. Bir gün derste sıkılıp kendim için çizdiğim elbise çok beğenildi ve istendi. Böylelikle bir kez daha bu işi yapmak istediğimden emin oldum ve bu alanda kendimi geliştirmek için elimden gelen her şeyi yaptım.
Genç bir tasarımcı: Selma Çilek
Bursa’da yaşarken şimdi İstanbul’a geldiniz, buradaki hayata ayak uydurabildiniz mi?
Bursa’da doğdum ama hayatımın büyük bölümü eğitim ve iş nedeniyle İstanbul ve Ankara ile Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde geçti. Yaşadığım şehre çok çabuk adapte olurum. Eğitimim nedeniyle Milano’da iki yıl yaşadım. Arkadaslarım beni ziyarete geldiklerinde, şehre hakim olmama çok şaşırdı. Kısa zamanda şehre hakim olmam, sanki oranın yerlisi gibi davranmam onları da şaşırttı. Adaptasyon sorunum yok.
Aileniz Çilek Mobilya’nın sahibi, aile mesleğini seçip mobilya sektörünü hiç düşünmediniz mi?
Kişinin mesleğinde başarılı olması için her şeyden önce yaptığı işi sevmesi ve tutkuyla bağlı olması gerektiğine inanıyorum. Benim için moda ve tasarım yapmak çok büyük bir zevk ve tutku. Bu yüzden bu alanda başarılı olacağımı düsündüğüm için kendimi bu yönde geliştirdim. Mobilya sektörü de çok eğlenceli bir sektör aslında, özellikle bizim gibi çocuklara hitap ediyorsanız fakat benim içimdeki bu tutkuyu ise dönüştürmek, kendi başıma bir seyler başarıp kendi adımla bir marka olmak istedim her zaman.
Genç bir tasarımcı: Selma Çilek
“Aile sirketinde çalışmak kolaycılık” mı demek istiyorsunuz?
Ben sevdiğim işi yapmak için aile şirketinde çalışmıyorum. Çilek Mobilya tüm Türkiye’de bilinen, sevilen bir marka, çok da iyi yönetiliyor. Ben zor olanı seven biriyim. Kendime güveniyorum, kolay bir şekilde kariyer yapmak yerine evet, zor olanı seçtim. Moda konusunda iddialıyım ve işimi seviyorum.
İleride, Çilek markası için tasarımlar yapmayı düşünür müsünüz, yoksa alacağınız yol yalnızca moda üzerine mi olacak?
Şimdilik böyle bir fikrim yok, öncelikle kendi markama ve kıyafet üzerine tasarımlarıma yoğunlaşmak istiyorum. Belki ilerleyen tarihlerde Çilek Mobilya’dan teklif gelirse birlikte bir projede buluşuruz. Tabii bu işin şakası... Şimdi ben çocukluk hayalimi gerçekleştirmek istiyorum. Hedeflerimi bu yönde koydum. Bu hayalimi gerçekleştirmemde en büyük destekçim olan babam da aile şirketi yerine kendi ayaklarımın üzerinde durmamın ve hayallerimin peşinde koşmamın daha doğru olduğunu söyledi. O koştu ve başardı.Şimdi sıra bende.
Genç bir tasarımcı: Selma Çilek
Tasarımlarınız hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Koleksiyonumda en önemli şey; bir kadının saatler harcamadan çok şık bir görünüme kavuşmasına olanak sağlaması. Koleksiyonumun bütünü deri ceketler, deri pantolonlar, kürk kaşmir karışımı kabanlar, parkalar, ipek elbiseler ve gömleklerden oluşuyor. Tabii ki kış koleksiyonu olduğu için daha çok deri ve kürk kullandım ama amacım müşterilerimin günlük hayatta da şık ve iddialı görünebilmelerini sağlamak. Bu yüzden hemen hemen her ceketime bir kürk ya da deri ekledim. Jean ve tişörtlerle birlikte benim ceketlerimden birini giydiklerinde, baska hiç bir aksesuara gerek duymadan çok şık ve iddialı olabilsinler.
Hedef kitleniz kimler, ne tarz kadınları düşünerek tasarım yapıyorsunuz?
Koleksiyonumu ‘ulaşılabilir şıklık’ olarak tanımlıyorum. Dolayısıyla müşteri kategorimi de geniş görüyorum. Günlük hayatında şık görünmekten hoşlanan kadınlara hitap ediyorum. Günlük hayata bir şıklık getireceğim.
Genç bir tasarımcı: Selma Çilek
Neden gece kıyafetleri hazırlamıyorsunuz?
Gece kıyafetleri zaten mevcut koleksiyonumda. Şu an için girmek istemediğim alan haute coture. Bunun için şimdilik erken olduğunu düşünüyorum. Markam biraz oturduktan sonra yaz koleksiyonumla beraber bir abiye koleksiyonu da çıkarmayı planlıyorum. Ama şu an için sadece hazır giyime yoğunlaşmak istiyorum. Çünkü Türkiye’de sadece hazır giyim yapan modacı neredeyse yok denecek kadar az, bu yüzden ben de sadece bu alanda yoğunlaşmak istedim.
İstanbul cemiyet hayatı ve sanat hayatından kimleri şık olarak görüyorsunuz?
Tarzını en çok beğendiğim kişiler tartışmasız Derin Mermerci ve Yasemin Taciroğlu. İkisinin de kendine özgü bir tarzı olduğunu düşünüyorum. Onların dışında Feryal Gülman ve Begüm Şen çok kaliteli ve şık giyinen isimler arasında. Tüm bunların dışında ise Eda Taşpınar farklı tarzıyla ve iddialı giyimiyle benim favorilerim arasında.
Beğendiğiniz modacılar kimler?
Türkiye’den Zeynep Tosun’un çizgisini ve tasarımlarını inanılmaz beğeniyorum, onun dışında Mary Katranzou, Piter Pilotto en begendiğim genç tasarımcılar arasında, Alexander Wang ve Halmut Lang de vazgeçemediğim yabancı tasarımcılar.
Genç bir tasarımcı: Selma Çilek
Güzel ve düzgün bir fiziğe sahipsiniz, tasarımlarınızı giyip bize tanıttınız? Markanızın yüzü hep siz mi olacaksınız?
Öncelikle teşekkür ederim. Bunu iltifat olarak kabul ediyorum. Yalnızca size özel bir çekim olsun istedim. Bu nedenle Samdan Plus Dergisi için objektif karşısına geçtim. ‘Markanın bir yüzü olsun’ stratejisini yanlış buluyorum ve bu nedenle katalog çekimlerimde yabancı bir mankene yer verdim.
Türkiye moda konusunda nasıl bir yerde?
Türkiye’nin moda konusunda günden güne daha da geliştiğini düşünüyorum. Her yıl yeni çıkan genç tasarımcılar Türkiye’yi moda konusunda geliştiriyor. Hakan Yıldırım, Arzu Kaprol, Hüseyin Çaşlayan, Zeynep Tosun gibi tasarımcılar da moda konusunda Türkiye’yi başarıyla yurtdışında temsil eden tasarımcılar. Özellikle İstanbul Fashion Week’in yapılmaya başlamasının Türkiye’de moda konusunda bir devrim olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ben de şubat ayında gerçekleşecek olan İstanbul Fashion Week’te bir defile düzenlemeyi düşünüyorum.
Moda alanında büyük hayalleriniz olduğunu söylediniz; tasarımlarınızı New York veya Paris gibi moda başkentlerinde satılırken ne zaman görebileceğiz?
Paris’te katıldığım Tranoi Fuarı bana çok sey kattı. New York ve Paris’te butikleri olan birkaç firma ile anlaşma sağlama imkanı buldum. New York ve Paris’e göndermek için yaz koleksiyonu hazırlamaya başladık. Selma Çilek adı ile toplam dokuz butikte satışa çıkacak. Benim için çok gurur verici bir olay.
Son olarak şunu sormak istiyorum; 20 yıl sonra markanızı nerede görmeyi hayal ediyorsunuz?
Marka bilinirliğimi hem Türkiye’de, hem de Avrupa’da eş zamanlı olarak yönetmeye çalışıyorum. Kısa zamanda iyi bir yol aldığıma inanıyorum. Yurtdısında yapılan moda haftalarında katılmak, orada defileler yapmak istiyorum. Milano’da uzun bir süre yaşadım. Ciddi bir çevrem var. Avrupa ayağımın üstü olarak bu şehri düşünüyorum ve orada atölye kurmak istiyorum. Tüm bunların dışında 20 sene sonra kendimi dünyanın birçok şehrinde sevilen, beğenilen, tanınan bir tasarımcı olarak görmek istiyorum. Ama her şeyin dışında Paris’te kendime ait bir butiğin olması en büyük hayalim.