Doğal ve zarif

Taş kadın büstü bitpazarlarından toplanan kemik ve oltutaşı kolyeler için askı olarak kullanılıyor.

Bu ev bildiğimiz Güney California yazlık evlerine benzemiyor. Tasarımcısı Dana Abbott, burası için belirli bir tarzdan söz edemeyeceğini söylüyor. “Ama Avrupa dokunuşları olan eski bir California çiftlik evi havasında diyebiliriz.” Belirli bir tema yok. Gerçekten kişisel ve klasik. Abbott ile evin diğer tasarımcısı Kim Fiscus’ın ortaklık hikayesi ilginç. “Kim 1999’da Laguna Beach’te bir antika dükkanı açmıştı,” diye anlatıyor Abbott. “O sıralarda kocamla birlikte sahile kısa bir sürüş mesafesindeki Corona del Mar’daki evimizi yapıyorduk. Kim’in çok iyi bir gözü var. Ben de ondan bir şeyler satın almaya başladım. Frekanslarımız tuttu, çünkü aynı tasarım duyarlılığına sahibiz,” diye devam ediyor Fiscus. “Üç yıl önce de kendi tasarım şirketimiz Mema Design’ı kurduk.”

House Beautiful // YAZI: David A. KEEPS

Tasarımcı Dana Abbott’ın California Corona del Mar’daki salonunda 1960’ların siyah deri kelebek sandalyeleri, 1940’ların tarzındaki keten kaplı berjerlerle uyum sağlamış. Abbott, evi Mema Design’daki ortağı Kim Fiscus ile birlikte düzenlemiş. “İngiliz numune dolaplarının küçük fildişi kulpları o kadar güzel ki, kapıları çıkardık,” diyor Abbott.

İkili her dönem ve her ülkeden antikaları seviyor. Önemli olan orantıların ve çizgilerin düzgünlüğü. “İkimizin de hayatlarında düzen çok önemli,” diyor Fiscus. “Çok fazla dekore edilmemiş gündelik bir mekana ihtiyacım var,” diye de devam ediyor Abbott. “İkimiz de alışveriş delisiyiz. Bütün o yeni şeyleri gördüğünüzde hepsini almak istiyorsunuz. Ben eklemekten çok düzeltme yapıyorum. Dağınıklıkla yaşayamıyorum. Mutfakta kimsenin gerçekte görmek istemediği metal yığını için kapalı bir ‘küçük elektrikli ev aletleri’ dolabım var.”

1860 tarihli meyve ağacından masa, doğal renklerin hakim olduğu salondaki kanepelerin önünde, sehpa yüksekliğinde kullanılmış. Abbott dokuların ve malzemelerin harmanlanarak renk eksikliğinin dengelenebileceğini düşünüyor. Halı Stark Carpet’tan.

Evde gereksiz eşyadan o kadar sakınılmış ki, ebeveyn yatak odasındaki abajurların dışında evde abajur bile yok! “Mekanda fazlalık yaratıyorlar. Çoğu zaman abajurun şapkası yüzünden lambanın güzelliği yok oluyor. Biz de abajur başlığına duyulan gereksinimi ortadan kaldıran eczacı lambaları ve endüstriyel ya da yüzyıl ortası tasarımlarını kullanıyoruz,” diyor Abbott. “Tuhaf bir fetiş işte! Bir abajur başlığı ortama uymadığında ya da fazla süslü olduğunda bana batıyor. Bir abajurun fazla kişilikli olmasını istemiyorum. Basit ve sade kağıt abajur başlıkları en iyisi,” diye ekliyor Fiscus.

Lavabonun üstündeki eski tava askısı ve demir fener, mutfağa bir eski dünya havası kazandırmış. Orta tezgah, Carrara mermer tezgahların damarlarıyla uyumlu olması için Farrow&Ball’dan ‘Lamp Room Gray’e boyanmış. “Burası ben yemeği hazırlarken iki çocuğumun ödev yaptığı ve herkesin geçen gününü anlattığı yer,” diyor Abbott.

İki ortağın çok hoşlanmadığı bir başka parça da kanepe. “Her zaman güzel görünmeleri ve mekanda baskın bir varlık göstermemeleri için büyük çaba harcıyoruz. Fazla ağır olmayan parçalara ve ayaklı modellere yöneliyoruz. Mekana hafiflik katıyorlar,” diyor Abbott. Buna karşın oturma odasında büyük kahverengi bir kanepe var! Abbott açıklama gereği duyuyor: “O kanepe 20 yıldır ailemde. Ben ona ‘kayık’ diyorum, ama kocam çok seviyor. Ne istediği konusunda çok belirli bir fikri vardı: Uzun olmalıydı, derin olmalıydı ve rahat olmalıydı. Aynen de öyle. Kesinlikle yok edilemez. Seçeceğim bir kanepe değil, ama kalıyor.”

Geleneksel Windsor sandalyelerin üst bombeleri oturma odasındaki nişin kemeriyle uyum sağlamış.

Bej çok sıkıcı olabilecek bir renk aslında. Ama bu evde farklı bir etki yaratıyor. “Sadeliği ve eskiliği temsil eden bej berbattır,” diyor Fiscus. “Bej kelimesini bile sevmem. Nötr, boyasız ve dokulu olduğu için bolca ham keten kullanırız. İşin sırrı dokudadır. Keten ile deriyi, kadifeyi, tiftiği harmanlamak tasarıma canlılık katar.”aratıyor.

İkili Rohl lavabonun üstündeki geniş pencere pervazı, küçük nesneler ve çiçekler için mükemmel bir alan oluşturmuş.

Abbott mekana renk katan şeyin gündelik yaşantı olduğunu söylüyor. “Tezgahtaki yiyecekler, taze çiçekler ve mutfağınızdaki insanlar eve hayat verir.” Fiscus ise eve kişilik kazandıran şeylerin sanat eserleri, aksesuarlar, kim olduğunuzu, nerelerde bulunduğunuzu ve neye ilgi duyduğunuzu söyleyen şeyler olduğunu düşünüyor. “Kendinizi kaptırmamak da önemli. Şömine üstünde bütün aile fotoğraflarını sergilemeye gerek yok.”

Salondaki özel yapım keten kanepe, kuş tüyü dolgulu, bank tarzı minderiyle rahat bir oturma köşesi sunuyor.

Öte yandan, Abbott’ların kızlarının yaptığı resimlerden oluşan bir galerileri var. “Oyun odalarında büyük bir duvar vardı ve oraya ne koyacağımızı bilemedim. Sonra çocuklar en sevdikleri eserlerini eve getirmeye başladılar. Yine de çocuklarınızın resimlerini asacaksanız, çok fazla olmamalarına dikkat edin. Koleksiyonun diğer parçalarını çekmecelerinizde tutun. Ayrıca hepsini aynı çerçevelere asın. Neşeli ama düzenli görünsünler,” diye ekliyor Fiscus.

Çocukların resimlerinden oluşan salon tipi sanat galerisi, canlı renkleriyle oturma odasına hareket kazandırmış.

Abbott sanat eseri olarak manzara resimlerini seviyor ve sınırsız bir bütçesi olsaydı devasa bir Albert Hadjiganev tablosu alacağını söylüyor. “İkimiz de eserlerinin büyük hayranıyız,” diyor Fiscus. “Basit kompozisyonlar. Muhteşem semavi renkleri var. Ayrıca Mark Beck’i de çok severim. Natürmort ve ev resimleri yapan gerçekçi bir ressam.”

Evin küçük kızının odasındaki perdelerin arkasına, soluk yeşil Fransız tarzı bir yatak gizlenmiş.

Bir evin müziğini, kokusunu ve çiçeklerini nasıl seçecekleri konusuna gelince… Fiscus bahçe yeşilliklerini saksılarla içeriye taşıyacağını, ama şakayıklara da bayıldığını söylüyor. “Kim sevmez ki? Gipsy Kings, Frank Sinatra,Erykah Badu çalardım ve ev de Mariage Frères Mandarin mumlarından kokardı. Benzerleri yoktur,” diyor Fiscus.

Boston sarmaşığı ve beyaz güller, avludan oturma odasına geçişi yumuşatıyor.

Abbott ise “Koku çok hafif olmalı,” diye devam ediyor. “Bir odada mum kokusuyla boğulmak istemem. Çiçeklerin hepsi aynı olurdu. Demetler halinde lale ya da orkide… Pek aranjman sevmiyoruz. Blues ya da cazımsı bir şeyler çalardım. Mesela Amos Lee.” Dekorasyon konusundaki en büyük tutkuları sorulduğunda ise Abbott, “güzel, eski deri bir koltuk, Fiscus da beyaz pamuklu çarşaflar,” diye cevap veriyor.

İki kanatlı pencerenin önündeki Kohler ‘Vintage’ küvet, ebeveyn banyonun başrol oyuncusu.

Ebeveyn yatak odasındaki geri kazanılmış meşeden abajurlar, çelik komodinlerin üstünde bir doku tezatı yaratıyor.

Yemek odasında yer alan 19. yüzyıl Fransız kütüphane, Kim Fiscus Home’dan ‘Astier de Villatte’ çanak-çömlekler, eski Avrupa ketenleri ve pırıl pırıl gümüş antika parçalarla doldurulmuş. “Dolapta bir sanat eserine yer vermek, alt raflarda derinlik yaratıyor,” diyor Abbott.

Abbott’ın veranda odası, Arts and Crafts tarzından esintiler taşıyan meşe masası ve metal sandalyeleriyle aynı zamanda bir çalışma mekanı. Zemin döşemesi Excuisite Surfaces’tan alınan terra-cotta karolardan oluşuyor.

Siyah nehir taşları beton zeminde zarif bir detay yaratmış. “Herkesin sevdiği bir yer var. Benimki de söğüt dallarıyla kaplı çardaktaki şöminenin önü,” diyor Abbott. Avize ve ipe dizilmiş ampuller ortamı daha da romantikleştirmiş.