Malzemem tükendi, yazamıyorum!
MODA HABER

Malzemem tükendi, yazamıyorum!

GÜNCELLEME TARİHİ: 24 Mayıs 2013

İlişkilerle ilgili yazı yazan bir kadının, ilişki yaşamaması ne kadar kötü bir fikriniz var mı?

Yoktur, sanmıyorum… Yani ilişki yaşamamak ve hayatınızda birinin olmaması gibi konularda fikirleriniz olabilir ama bu durumun mesleğinize yansıması hakkında bir fikriniz olacağını sanmıyorum… Sadece meslektaşsak beni anlayabilirsiniz…

Son zamanlarda yazamıyorum…

Yazmış olmak için yazmayı sevmediğim için yazmamayı tercih ediyorum da diyebiliriz…

Yazamıyorum çünkü ilişkilerle ilgili yazabileceğim her şeyi son ilişkimde yazdım… İlişki sonrasında yaşanılanlarla ilgili yazabileceğim her şeyi de ilişkim bittikten sonra yazdım…

Çevreyi gözlemledim ve onları da yazdım…

Ama artık konu bulamıyorum…

Yeni hislere, yeni konulara, yeni heyecanlara, yeni başlangıçlara ve yeni bitişlere ihtiyacım var… Fark ettiyseniz o kadar "Olumsuz" bir insanım ki ve o kadar kendime alışığım ki; henüz ortada olmayan ilişkimin bitişine bile hazırım…

Neyse…

İstiyorum ki; yeni heyecanlar olsun hayatımda da yeniden yazayım…

Mesela biriyle tanışayım ve kendimi hemen inandırayım O'nun doğru insan olduğuna…

Mesela bir süre sonra anlayayım O'nun doğru insan olmadığını ve inatla direteyim belki doğru insandır diye…

Değişik değişik saçmalıklar yaşayayım…

Ya da illa ki "Gerçek bir ilişki" olmasın ve flört edebileceğim biri çıksın karşıma…

Yani biri çıksın karşıma da; benim ilham perim geri gelsin…

Mesleki kariyerim buna bağlı benim…

Yoksa illa ki birine ihtiyaç duyduğum filan yok…

Ben tek başıma da mutluyum ama işte dediğim gibi kitlendim, kaldım…

Bu arada sanmayın ki bu konuda çaba harcamıyorum… Hayatıma birini katıp, ilham perimi geri getirmeye çalışıyorum elbette…

Tembel değilim kesinlikle…

Umutsuz olabilirim ama hırslıyım…

Deniyorum dönem dönem, yeni konular bulmayı…

Bulmuyor muyum?

Yeni konular buluyorum ama yazmamın beklendiği konuları bulamıyorum…

Aslında ben aslen bir komedi yazarı olduğum için tam da kendi özüme uygun konuları buluyorum ama benden beklenen "İlişki konuları" düşmüyor payıma…

Belki de zorlamamam gerekiyordur…

Belki de özüme dönüp, zaten yazmayı sevdiğim konulara dönmeliyim…

O kadar çok malzeme var ki; o konuda…

Mesela; bizim arkadaşlar arasında "Dana" diye andığımız vardı bir tane…

Arkadaşlarımın ısrarı üzerine bir kez yemeğe çıkmıştım, Dana'yla…

Normal bir insan evladı gibi duruyordu… Normal ve yaklaşık 2 saat süren bir yemek yedik… Sonra hesap geldi ve Dana, kendinden beklenmeyecek bir çeviklikle atlayıp, sümeni kaptı… Sonra sümeni açtı ve hesabı inceledi… Beni tanıyanlar bilirler ki zaten "Çok yakınım" olmayan insanların benim hesabımı ödemelerine izin vermem; tarzım değildir… Hesaba bakmak için Dana'nın sümeni masaya bırakmasını bekliyordum ki; zariflik timsali adam "Hadi bir el at da hesabı ödeyelim" dedi bana… Cümle tamamen buydu… Kelimesi kelimesine buydu… Cümleyi hazmetmem 1–2 saniyemi aldı ve sümeni elinden çekip, aldım… "Ben buna olduğu gibi el atayım, sen elleme hiç; afiyet olsun birader" dedim… Ödedim, kalktık ve ayrıldık…

Tahmin edeceğiniz gibi konu hesap değil ya da para ödemek- ödememek değil… Konu; adamın "Yontulmamışlığı"…

Şimdi ben böyle bir adamla yemeğe çıkmış bir kadın olarak, ertesi gün size nasıl ciddi ve duygusal bir yazı yazabilirim ki?

Bir örnek daha var mesela yaşadığım… Bu nasıl anlatılır bilmiyorum çünkü ben ne yaşadığımı da tam olarak algılayamadım ama bu bir film olsaydı; Avrupa Sineması'na ait kara- mizah olurdu… Ciddiyim…

Bu defaki adamla, beraber tatile çıkacak kadar yakınlaştık… Yani cinsel anlamda bir şey yaşamadık tatil öncesinde ama tatile çıkabilecek kadar yakınlaştık…

Bu adamcağız, bunun bir çift arkadaşı ve zavallı ben, aynı arabayla tatile gittik… Ve adam, aslında benimle olmak istemediğine gittiğimiz otelin kapısının önüne geldiğimizde karar verdi… Elbette bunu açık açık söylemedi ama "Buzdağı'ndan hallice" duruşuyla net olarak ortaya koydu…

İlk 1–2 saat ben mi yanlış anlıyorum diye aptal aptal durmayı tercih ettim… Yani sonuç olarak 2 saatlik otomobil yolculuğu öncesinde benimle olmak isteyen adam, 2 saatlik ve herhangi bir vukuatın yaşanmadığı yolculuk sırasında niye durup, dururken vazgeçecekti ki? Di mi? Yani ben o anda öyle düşündüm… Bir mantık kuramadığım için de benim alınganlığım sandım… Ancak saatler geçtikten ve adamın benimle mecbur kalmadıkça konuşmadığı ortaya çıktıktan sonra anladım ki; adam beni istemiyor… Deli miydi, divane miydi bilmiyorum ama istemediği apaçık ortadaydı…

Psikopat görünmemek adına suratıma aptal bir gülümseyiş yerleştirip, bir gece dayanabildim yaşadığım azaba… Yeni girdiği ortamlarda ve yeni tanıştığı insanların yanında son derece suskun olan zavallı ben mecburen benim Buzdağı'nın arkadaşlarının yanında sosyal anlamda kendimi aştım… Belki de misafiri olduğum adam, görgü kurallarını bile yok sayarak böyle davrandığı için sosyalleşmek zorunda kaldım ama demek ki mecbur kalınca ben de sosyal bir insan olabiliyormuşum… Zavallı benden daha zavallı durumda olanlar aslında o karı- kocaydı bence… Düşünseniz ya; arkadaşınız yanında bir kadın getiriyor ve aynı odada kaldıkları için belli ki aralarında bir şeyler var ama o arkadaşınız, yanındaki kadınla tek kelime konuşmadığı için mecburen siz tanımadığınız bir kadınla sohbet etmek zorunda kalıyorsunuz… He evet bu arada, aynı odada kaldık ve aynı yatakta yattık ama tıpkı fakirlikten dolayı aynı yatakta uyumak zorunda kalan iki kız kardeş gibi birbirimizin sınırlarına girmeden uyuduk… Zaten bu saatten sonra da dünya ahret "Bacım" olur kendisi… Ertesi gün yollarımızı ayırdık… Benim için dünyanın en büyük gizemi olarak kalacak bir olay bu ama bu olayda da yazabileceğim bir şey yok kara-mizah olması dışında…

Bir-iki olay daha var; yani bir- iki ilişki arayışım daha oldu ama şimdi ben bu yoklukta tüm maceralarımı aynı yazıda tüketmek istemiyorum… Sonra yazarım onları…

Kısacası; bu aralar ilişkilerle ilgili yazamıyorum…

Başka konularla çıkacağım karşınıza…

Başka konuların tükenme olasılığı da olmadığı için daha sağlam bir kariyer yaratabilirim kendime…

Haftaya görüşmek üzere,

Sevgiler…

NOT: Tatilde yaşadıklarımdan sonra kadınlık ve insanlık onurumun zedelenip, zedelenmediğini merak edenler olabilir elbette… Aklınızda kalmasın diye peşin peşin açıklama yapayım: Elbette ilk gün yaşadığım şoktan ve olayın manasızlığından dolayı biraz onur zedelenmesi yaşadım ama sonra düşününce anladım ki; bunun benim KADINLIĞIMLA ilgisi yoktu… İnsanlık onurum ise ailemin beni yetiştirişindeki muhteşemlik sayesinde daha da palazlandı…